21 Temmuz 2015 Salı

KURUCUNUN KIZI - AMY ENGEL || KİTAP YORUMU




KİTABIN ADI: KURUCUNUN KIZI
YAZARI: AMY ENGEL
ORJİNAL ADI: THE BOOK OF IVY
SERİ: THE BOOK OF IVY #1
TÜRÜ: DİSTOPYA
YAYINEVİ: YABANCI YAYINLARI
ÇEVİRMEN: MERVE ÖZCAN
YAYIN YILI: 2015
SAYFA SAYISI: 270
Dehşet verici bir nükleer savaş sonrası Amerika Birleşik Devletleri büyük ölçüde yok edilmiş, sadece küçük bir grup hayatta kalmıştı. Geriye kalanları kimin yöneteceği konusunda Lattimer'lar ve Westfall'lar arasında çıkan savaşı Westfall ailesi kaybetmişti. Ve beş yıl sonra barış ve kontrol, her yıl yapılan bir törenle, kaybeden tarafın kızları ile kazanan tarafın erkeklerinin evlendirilmesiyle sağlanmaktaydı.
Bu yıl benim sıram gelmişti.
Benim adım Ivy Westfall ve görevim basitti: Başkan'ın oğlunu, müstakbel kocamı öldürmek ve Westfall ailesinin gücünü geri kazanmasını sağlamak.
Ama görünen o ki, Bishop Lattimer ya çok yetenekli bir oyuncu ya da ailemin iddia ettiği gibi kalpsiz, zalim bir çocuk değil. Hatta beni bu dünyada gerçekten anlayan tek kişi bile olabilir. Ama kaderimden kaçmama imkan yok. Ben Westfall mirasını geri alacak kişiyim.
Çünkü Bishop ölmeli. Ve onu öldüren ben olmalıyım...



Merabalaarrr ^.^ Yine ben, Katre...
Daha önce distopya ve fantastik yorumu girmemekle ilgili bir kararım vardı ve ben tabii ki dayanamadım. Yorumun bekleyeni de olunca girmemek olmazdı. Bahsi geçen kitap yorumu 'Anlat Beni'den ziyade 'Tamamla Beni' çığlıkları atan Kurucunun Kızı!  Çünkü kendisi 2-2,5 haftadır taslak halinde beklemek zorunda kaldı. Ve nihayet tamamlanıyor galiba... 

Veee geveze bir girizgah yaptıktan sonra, üstteki kitap tanıtım yazısı ve video zannediyorum ki kitabımızın konusunu açıkça ortaya koyuyor. İzlemeden ve okumadan geçtiyseniz izleyin ve okuyun derim o halde, çünkü nasıl bir dünyanın içinde olduğumuzu güzel özetlemişler. Ha bu arada Yabancı Yayınlarının hazırladığı kitap tanıtım videolarını ne kadar sevdiğimden de bir küçük bahsedeyim. Mükemmeller yaa, bu da öyle... Diğerlerini kim yaptı bilmiyorum ama bunu Gizem Sert yapmış. Ellerine sağlık muhteşem yapmış. *_*

'Şehir' böyle söylüyor tanıtımda. On bin kişiden oluşan ve etrafı çitle çevrili, Lattimer'ların ve Westfall'ların iki ayrı ucunda yaşadığı, bir distopyaya göre çok da katı kuralları olmayan ve şehir adını almak için çok az insan barındıran şehir.

Lattimer'lar yıllar önce Westfall'larla girdikleri mücadeleyi kazanıp şehrin başına geçtiklerinde bir zorunluluk getirmişler; her yıl iki defa -biri  yaza girerken diğeri sonbaharda- iki tarafın 16-17 yaşındaki gençlerini, yapılan testler sonucu en sağlıklı eşleşme teşhis edilerek evlendirmek. Kitabımız yaz başındaki törenle başlıyor, kazanan tarafın erkekleri ve kaybeden tarafın kızları. Başkanın Oğlu Bishop Lattimer ve Kurucunun Kızı Ivy Westfall...

"Yalan söylemek istemeyen bir çocuk asla doğruyu söylemeyen bir kızla evlendi. Eğer Tanrı gerçekse hastalıklı bir espri anlayışına sahipti."

Kitaba gerçekten güzel bir düzeneğin içinde başlıyoruz. Zorunlu evlilikler yıllar boyu alışkanlık olduğu için kaybeden tarafın kızları için artık bir sorun olmaktan çıkmış, törende sıralarını beklerlerken heyecanlarına mutluluk da karışabiliyor ama Ivy elbetteki baş kahraman olmanın getirdiği zorunlulukla onlardan farklı. Ivy Başkanın Oğluyla evlenmeyi istemiyor ama onun bir görevi var. Yüce bir görev... Bir intikam... Burada kitabın kapağındaki güzelliğe göz kırpmak gerek. Amacı barışı sağlayıp, nükleer savaş sonrası yüzünden tıkılıp kaldıkları çitin içinde nüfusu artırmak için çocuk doğurmak ve sevgi dolu bir eş olmak değil. Yıllar önce büyükbabasının elinden alınan hakkı geri getirmek. Bu bir aile meselesi, kişisel olarak da annesinin intikamını almak istiyor kızımız...

Peki nasıl yapacak? Aynen şöyle; ilk önce Bishop'u ardından da Başkan'ı öldürerek... Böylece uğruna yıllarca çalıştığı -kitabın başında bundan ilk bahsettiğinde benim aklım uzak doğu sporlarına gitmişti ama fikrî bir çalışma bu, önden söyleyeyim- gayeyi yerine getirip demokrasiyi hakim kılmış olacaklar...
Olacaklar diyorum çünkü bu planı Ivy tek başına yapmadı. Okuyucu tarafından booooooolca nefret edilecek bir ablası ve babası var. Hadi babası neyse de, o abla... Başına ateşler yağsın onun, o kadar...o kadar!! -,-

"Eğer kullanıldığının farkındaysan ve yine de buna izin veriyorsan, gerçekten kullanılıyor olur muydun?"

Bu kitapta sempati besleyeceğiniz tek karakter Bishop. Ivy'ye karşı o kadar anlayışlı ki ve düşünceleri, çitin ardındaki denize duyduğu özlem... Bishop kesinlikle okuyucunun sevmesi, çoook sevmesi için yazılmış bir karakter. Ivy ise daha çok anlayış duyduğumuz... Ivy çok fedakâr bir kız, kitabın başında ailesi sonunda ise aşkı için kendini feda ediyor. Öyle ki kitabın sonunu gözleriniz dolu dolu okuyorsunuz.


"Beni inciteceğini düşünmüyordum ve bundan ne çıkaracağımı bilmiyordum. Eğer incitseydi, her şey daha kolay olabilirdi."

Karakterler evlendikten sonra Ivy'nin Bishop'u keşfetmesini, gerçekte sandığı kişi olmadığını anlamasını okuyoruz. Ama buna rağmen -çoğu zaman ablasının gazıyla- amacından vazgeçmiyor ve planı dahilinde çalışmalarını sürdürüyor ve ailenin içine giriyor.

Aslında o kadar kalın bir kitap değil ama sevince, hakkında yazdıkça yazısı geliyor insanın. Burda anlatmaya dur deyip önemli bir de detaydan bahsedeyim. Bu distopyanın en katı yönü bana sorarsanız, cezası. Yani bir tecavüzcü de olsanız ya da bu zoraki evliliklere karşı da gelseniz olacak belli, çitin dışına atılırsınız! Bu gerçekten ürkütücü bir şey şehirliler için çünkü nükleer savaştan sonra çitin gerisinde neler var bilinmiyor. Dışarıya arama timleri gönderilmesine rağmen henüz sağ dönen hiç olmadı. Çitin ardı tam bir muamma ve orada olmak herkesin korkulu rüyası. Yani bu bahsedilmesi gereken bir mevzuydu, bundan da bahsettiğim göre yavaş yavaş bitireyim.

"Sanırım çitin bizi güvende tutması gerekiyordu ama daha çok bizim korku içinde yaşamamıza neden oluyor."

Distopik açıdan değerlendirildiğinde öyle çok iyi bir kitap olduğu söylenemez ama genel olarak bakınca... Bence harika bir kitap, çoook severek ve bir oturuşta, hasta hasta gözlerimi kitaba akıta akıta okudum. Başlayınca elinizden bırakamadığınız kitaplardan Kurucunun Kızı da, ince işlenmiş karakterlerle oluşturulmuş güzel bir kurgu. Her bir kelimesini zevkle okudum ve ikinci kitabı olsaydı onu da hiç yerimden kalkmadan hemencecik bitirirdim. Malumunuz Bishop azıcık -tan biraz fazla- bağımlılık yapabiliyor. *-*

Baskıyı konuşalım azıcık da. Yabancı Yayınları'nın ilk ciltli baskı denemesiydi, ceket kısmında zannediyorum bir hata olmuş ama hakkını yememek lazım çok kaliteli bir baskıydı ve fiyatı da çok uygundu ki etiket fiyatının altına düştü çoğu satış noktasında. Hatta ben kendisini 10 liraya aldım aramızda kalsın. *-* Dosyayla ilgili bir maruzatım olabilir, okurken gözüme redakte hataları ilişti belki yeni baskıdan önce son bir okuma yapar yayınevi, güzel olur bence.


Ve gelelim kapak tasarımına, gördüğümüz üzre yayınevi orjinal kapağı kullanmış çok da güzel olmuş ama soldaki yeşilli kapak da bir harika, insanın aklı kalmıyor değil. :P

Ve ve ve veee..... Sıradaki, 'The Revolution Of Ivy'ye *.* Türkçe'ye 'Ivy'nin Devrimi' olarak çevirebilir, tabii yayınevi orjinal ismi kullanır mı bilemem. Kapakla ilgiliyse, o bıçağı gördünüz mü o bıçağı! Doğrultulmuş birine ya da birilerine, benim elbetteki tahminim var ama spoi olmasın okumayanlara. Ve alttaki ormanı gördünüz mü peki!?! Allah'ım n'olur çabuk çıksın yaa, dedirtiyor kapak bile *-*

Puan vermeyi unutmayalım.
Puanım 4,5/5 ^.^

Okuduğunuz için teşekkürler, yorum da bırakın ^.^
Yeni bir yorumda görüşmek üzere.










3 yorum:

  1. bu kitabı iki gün önce istedim netten sabırsızlıkla bekliyorum. yorum için teşekkürler :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asıl ben okuduğun için teşekkür ederim... Kitap için de keyifle oku :)

      Sil
  2. bu kitabı iki gün önce istedim netten sabırsızlıkla bekliyorum. yorum için teşekkürler :))

    YanıtlaSil