30 Haziran 2015 Salı

GÖZLERİNİN ESARETİ - JENNIFER ROYCE || KİTAP YORUMU


KİTABIN ADI: GÖZLERİNİN ESARETİ

YAZARI: JENNIFER ROYCE
YAYINCI: EPHESUS YAYINLARI
TÜRÜ: HISTORICAL ROMANCE
Sevgiye aç bir kadınla... Kalbi buz tutmuş bir adam... Tutkuyu keşfettiklerinde, dönüşü olmayan bir yola girmek zorunda kalırlar...
Küçüklüğünden beri aradığı sevgiyi bulamayan Keira Destina'nın tek bir dileği vardı; kendisini gerçekten sevecek bir kalp. Babası tarafından sürekli hor görülüp, sevgisiz ve korumasız bir hayat süren Keira, şeytanla yaptığı anlaşma sonucu Karanlıklar Lordu'nu öldürmeye kalkıştığında, hayatının altüst olacağından habersizdi. Herkesin, önünde korkuyla titrediği Karanlıklar Lordu tarafından esir alınan genç kız için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
Karanlıklar Lordu Kayran için, bu namı almak hiç de kolay olmamıştı. Katıldığı tüm savaşlardan galibiyetle ayrılmış, düşmanlarının korkulu rüyası haline gelmişti. Karanlık ruhunun bir tek savaş meydanlarında ışığa kavuştuğuna inanan bu adam, bir gece çadırına gizlice sızan, asil ama hırçın bir güzelin ölümcül saldırısından kendisini korumak isterken, onu bekleyen sürprizin farkında değildi. Gözlerine ilk baktığı an, bu kızın tanıdığı tüm kadınlardan farklı olduğunu anlamıştı. Genç kızın öfkesinin ve cazibesinin ateşi Kayran'ın buz tutmuş, karanlıklar içindeki kalbini sarmıştı. Genç adam için artık tek bir gerçek vardı; bu asi güzel ona ait olmalıydı!

Merhabalaarr ^.^ Ben Katre :)

Biz birkaç kişi toplaştık ve bir çılgınlık yaptık, BLOG AÇTIK. Gerçi blog, aslen Kalemzen'e ait olsa da biz geri kalanlar yorumlarımızla, söyleşilerimizle, etkinliklerimizle ona destek olmak için yanındayız ve bundan da çokça memnunuz.
'HER ŞEYİN BİR HİKAYESİ VARDIR.'ı kendimize slogan bellerken amacımız onların 'ANLAT BENİ' isteklerine kulak vermekti, sonucu ise bize bir 'YORUM EVİ' olarak geldi.

20 Haziran 2015 Cumartesi

GECE ile ŞAFAK - Kitap Yorumu



Merhabalar, ben Kalemzen. Hayran kalarak okuduğum ve elimden geldiğince yaptığım Gece ile Şafak yorumuma hoş geldiniz.. Eğer merak ediyorsanız birazcık daha aşağı davet ediyorum sizleri. *.*





Kitabın Yazarı: Fatma ERDEK
Yayınevi: Ephesus Yayınları
Yayınlandığı Tarih: 2015
Sayfa Sayısı: 523
KARANLIKTA GÖREN GÖZDÜ YÜREK,
BİR KEZ BAĞLANDIĞINDA, İZ SÜRÜYORDU.
Onlar sevgiyi de, acıyı da birlikte yaşamışlardı. Büyüklerin
dünyasında kötülüğün kurbanı olmuş, kaderin savurduğu farklı
yönlerde kaybolmuşlardı.
Yıllar geçmiş, yaşamlar değişmiş, dile getirilemeyen acılar
karanlıklarda hapsolmuştu. Ancak bir gerçek vardı ki; aynı
ateşte yanan yürekler, biraz örselenmiş, biraz olgunlaşmış
olsa da, birbirini tanıyordu.
Fakat hayat bu kez onlara farklı roller çizmişti.
Gece, intikam ateşiyle yanan bir kadın... Şafak, sevdiği kadını
korumak için kendinden vazgeçmeye hazır bir erkek... Gerçeği
ararken, aşkın ve tutkunun esiri olan iki yürek...
Bir yanda dar, çıkmaz sokaklar, birbirine yaslanmış
gecekondular, benzer yazgılar, yüzler, insanlar...
Diğer yanda karanlığa sahte ışıklar yakan sazlı sözlü mekanlar,
suçlar, suçlular, hem sefil, hem de göz alıcı hayatlar...
TEHLİKENİN KOYNUNDA, SIRLARLA ÇEVRİLİ
DERİN BİR AŞK HİKAYESİ OKUMAYA HAZIR MISINIZ?



Bir yazarın elinden ne tarz çıkarsa çıksın, tadı damağınızda kalıyorsa, o eller öpülür.
Ephesus Yayınlarından çıkan Melek Zamanı'ndan beridir takipteyim. Kalemi eşsiz. Her kitabını hiç istememe rağmen hızlıca okuyup bitiriyorum. Gece ile Şafak hariç. Beş günden fazla elimde kaldı. Bitmesin diye kelime kelime tekrar okudum ama bir sonraki bölümde neler olup bittiği öğrenmek için sayfayı çevirmemek için kendimi zor tuttum. Bittiğinde ise Gece ile Şafak'ı okuduğum için büyük bir memnuniyet ifadesi yani gülümsemeyle kapattım kitabı.

Diğer kitaplarında sadece bir karakterin geçmişi duyuyoruz. Bir karakter bir şekilde diğerlerini bastırıyor. Bu kitapta her şey çok daha farklıydı. Ortak geçmişleri ruhlarını bir kılıyor.




    Gel gelelim hikayelerine...  İki çocuk, yüreği yanık iki genç insan... Kitabın kapağındaki çocukları okurken anlayacaksınız. Onlar Karaca ile Toprak. Onlar bağlanmış iki yürek.



Gece yola bir görev gereği çıkmıştı. Bu görevde ne aşka ne intikama yer vardı. Ama Gece ikisine de bulaşıyor. Aşkın zaten kim olduğunu anladınız ama intikamını kimden aldığını söylemeyeceğim. :D



Aynı görev, Şafak'a da vurmuştu. Ayhan Çakır'ın güvenini kazanıp ÇakırKeyif'in yöneticisi aynı zaman da Gece'nin koruması olmuştu.

Buradan sonrası Gece ile Şafak'ın birbirlerine olan hislerinin açığa çıkması ve bir kaç aksiyon macerasıyla sürüp gidiyor. (Spoi vermek istemiyorum T_T)



Biraz da diğerlerinden bahsetmek istiyorum. Mesela, Marika ve Devran. Onların hikayesini okurken gözyaşlarınıza hakim olamayacaksınız. Okuyunca ise beni daha iyi anlayacaksınız.


Ceylan ve Tuncay ise kanayan yara. Farklı dünyalara ait oldukları başından belliydi ama Tuncay o dünyaları, yaşamları bir kılmaya niyetliydi. Nitekim eğer Demirhanlı çıkmasaydı karşısına yapardı da. Lakin geç kalmıştı ve babasını elleriyle öldürdü.



Kalemzen'den tavsiye; eğer hala bu kitabı okumadıysanız en yakın zamanda kitapçınıza uğrayınız.
Bir sonraki yorumumda görüşmek üzere..


19 Haziran 2015 Cuma

HİSSİZ -Kitap Yorumu



        Merhaba, ben luvia yvette ve bu benim ilk blog yazım .İlk yorumumu bir yazarında ilk göz ağrıyla yapmaya karar verdim ve karşınızda Hissiz yorumum:
 Yazarımız Amerikada ki kahramanları anlatan bir Türk yazar. Başta bu beni biraz endişelendirse de okudukça bu endişelerin yersiz olduğunu anladım.
 Kahramanlar ve olaylar kendini o kadar içine çekiyor ki okurken bana nerede olduğumu unutturuyor, sanki okumuyor yaşıyorum.

        Alexander ne kadar kaba, odun, sertse; heaven bir o kadar narin, hayat dolu ve duygusal. Yazarın da dediği gibi onlar tam bir fırtına ve papatya. Bu iki zıt karakterimiz birbirlerinde aşkı bulurken bende aşkın iyileştirici gücüyle büyülendim. Kitap boyunca hem gülüp hem sinirlenip hem duygulandım. Bir ara karakterlerin kafasını birbirine vurup ‘ yeter deli gibi âşıksınız susup sevin birbirinizi ‘ demek istedim ama bu geçiş süreçleri öyle tadındaydı ki.


       Heaven acılarına karşı susmayı seçerken, Alexander ise tüm hislerini yok saymaya çalışan biri. Çalışan diyorum çünkü kendisi kırk kere söylese gerçek olacağına inanmışçasına ‘Hissetmiyorum’ desede gerek Heavena davranışlarıyla gerek arkadaşlarına davranışlarıyla aslında onları ne kadar önemsediğini görebiliyoruz.

       Kitap ağırlıklı romantikte olsa kahramanlarımızın başından eksilmeyen olaylarda var. Kaçışlar, kaçırılmalar, yangınlar, kovulmalar(!). Ki kovulma kısmı hala delirmemi sağlayan kısımlardan biri ama spoiler vermeyeceğim. Kısacası ne romantikliğiyle boğuyor nede olayları okurken karakterleri unutuyoruz.

       Kitaba hayat katan ve serinin diğer kitaplarının hikâyesini oluşturacak herbiri bambaşka karakterlerde vardı. Adrian, Jasmine, Daniel, Marcus, Josephine ve minik Adriano. Kitabın içinde hepsinin hayatlarına ufak dokunuşlar yapıyoruz ama açıkcası bu dokunuşlar bana ağıza çalınan bir parmak bal gibi geldi. Daha fazlasını okumak ve saklı gerçekleri öğrenmek için diğer kitapları sabırsızlıkla bekliyorum.
       
       Kitapta bir de meşhur elmalı turta var ki ben ancak okurken yanında bir elmalı turta yiyince rahat edebildim benden uyarması. Öyle bir elmalı turta ki hhem ikisinin de geçmişi hem de geleceklerinin mimarı olma özelliği taşıyor.
       
        Kitapta en sevdiğim kısma gelirsek; kesinlikle sonundaki Alexander ve Heavenın yaptığı aşkın tanımı. Beni tamamen büyüledi.

Kitaba puanım:8

Birkaç Minik Alıntı:
“Sen belli ki özlemezsin, beni ama ben seni bir an bile görmesem özlüyorum. Sanki ruhum daralıyor… Cennetinden kovulmuş bir cennet kuşu gibi hissediyorum.”

“Bilemiyorum…. Bir boşluk daha var evet, ama bir bağlantı var Alex. Eminim. Üstelik o gece o binadan çıkan birini daha gördüm ben eminim! Seni sırtımda taşıyordum. Dumandan gözlerim körelmişti, ama koşan bir karaltıyı fark ettim. İçeriden iki ceset çıktığına göre… Biri daha olmalı Alex. Bu yangın işlerinden anlayan biri mutlaka olmalı…”

Altı yaşındaydı ve bütün turtayı yerse, annesinin mutlu olup babasını da alarak geleceğini düşünmüştü.

“Aşk senle olmakmış…”