Merhaba :D Turumuzun ikinci yorumu da benden geliyor. Katre gibi
spoiler vermeden atlatmayı başaramam yalnız benden demesi : D
Öykü Odabaş’ın önceki kitaplarını da okumuş biri olarak
Paluri de gösterdiği gelişime bayıldım. Yine bol karakterli eğlence kadar
hüzünde barındıran bir kitap olmuş. Konuya kapaktan girecek olursam çift
taraflı kapak özelliği bambaşka bir hava katmış. Önünden sıkılırsanız arka
kapağına bakabilirsiniz : ) Ayrıca
söylemeden geçemeyeceğim kitabın özel üretim beş yüz tanesinin kapak yazısı
sarı renk geri kalanlar ise kırmızı renk…
Birde bölüm başı yazıları var ki hepsi ayrı bir felsefik hava
vermiş Bazılarını defterime not aldım demeden geçemeyeceğim… Mesela belkide
kitabın havasını en güzel anlatan şu satırlar gibi:
Aile; ayaza kalmış minik kalplerin, sıcak bir sarılışla ısıtıldığı; kandan değil, güven ve sadakatten gelen sevgi çemberidir.
Kitap Aryayı biraz tanıtmakla başlıyor ve daha ilk satırlardan
içine çekiyor. Tabi ki sadece Aryayla kalınmıyor. Her Öykü Odabaş kitabı gibi bu kitapta bol
karakterli belkide bu sayede çoğu aşk kitabı gibi sıkmıyordur. Kitap
karakterleri Arya, Mahru, Ateş, Gökdeniz, Metin, Selda, Mustafa, Sadri baba,
Salih Reis, Özge, Merve ( ki tüm ismini söylemeyeceğim),Pinhan, Doğa ve Mehmet
Ali. Ki bunları yazarken de unutmadığımı umuyorum :D Kitabın ana karakterleri
Arya, Ateş, Mahru ve Gökdeniz olunca onların hikayelerini okuyor, diğer
karakterlerin hayatlarından sadece tadımlık alabiliyoruz ki bu da daha da
meraklanmamıza sebep oluyor. Hazır yeri gelmişken de yazarın wattpad okurlarını
kırmadığının müjdesini vermeden de geçemeyeceğim. Yeni yılda Merve ve Özgenin
hayatını anlatan kitabıyla gelecek :D
İçeriğe dönecek olursak; belkide beni bu kitapta en çok
etkileyen şey kullandığı dillerdi. Kitabın karakterleri deli dolu ve hakiki karadenizli
olurda lazca olmadan olur mu? Ateş ilk başlarda Aryayı delirtmek için kullanılsa da sonra
aralarında aşkın dili haline geldi ve bu sahnelere ayrıca bayıldım. İlk
fırsatta daha detaylı araştıracağım bir dil oldu benim için : )
“Tolepe-sk’anik ma moğurinams.” (Gözlerin beni öldürüyor)“Ne dediğinden gram bir şey anlamıyorum; ama çok güzel söylüyorsun…”
Tabi Ateşin elinde kozu olurda sıkı bir Tolkien hayranı
Aryada elfçeyi kullanmaz mı? Tabi bunun sonuçları kitapta saklı…
Gökdeniz ve Mahruya gelirsekte sanırım Gökdeniz tüm saf aşık
erkek hayallerimin karakter olmuş hallerinden biriydi. Ateş ve Aryaya göre çok
daha sakin bir aşk yaşadılar ki bu sayede aşkın farklı boyutlarınıda görebilmiş
olduk. Onların aşkı birbirini yıpratmadan hırlaşmadan olan aşklardandı.
Ateş ve Gökdenizin karıştığı illegal işleri olur da kitapta
korumalar, vurulmalar, baskınlar olmadan olur mu? Bu kadar koruma çabası Arya
gibi dişli bir hatunla karşılaşınca çabadan öteye gidemiyor tabi. Bol bol
aksiyonu sayesinde kitap dahada bir akıcıydı bence.
Beni tek üzen kısım Gökdeniz ve Mahrunun hikayesiydi sanırım.
Belkide aşklarının hafif ve durağanlığı sebebiyle idi bilmiyorum ama ağırlık
Ateş ve Aryada idi.
Sonuç olarak kitabı kesinlikle öneririm :D Herkese keyifli
okumalar…