29 Haziran 2016 Çarşamba

Kitap Tanıtımı || Zümrüt Şelaleleri ~ Kimberley Freeman



Eser Adı : Zümrüt Şelaleleri
Yazar : Kimberley Freeman
Özgün Adı : Evergreen Falls
Yayınevi : Arkadya Yayınları
                  Türü : Roman
                  Çeviren : Duygu Parsadan
                  Editör : Yasemin Büte
                  Sayfa Sayısı:472


Gözyaşlarınıza eşlik edecek biri varsa yanınızda, kalbinizdeki boşluk sizi ne kadar ıssızlaştırabilir?

Violet Armstrong 1926 yılında Zümrüt Kaplıca Oteli’nde çalışmaya başladığında aklındaki tek şey, artık çalışacak durumda olmayan annesine bakmaktır. Ancak ötekileştirilenlerin dünyasında yer alsa da kalbine yenik düşerek ünlü Honeychurch-Black Ailesi’nin vârisine âşık olur. Bir gece kuvvetli bir kar fırtınasının gelmesiyle o tutku dolu aşkı da kara gömülür. Ta ki karlar eriyip o gecenin sırrı ortaya çıkana kadar…

Seksen sene sonra Lauren Beck, erkek kardeşinin vefatından sonra annesinin baskıcı tavırlarından sıyrılarak, kendi ayakları üstünde durmaya karar verir. Görkemli Zümrüt Kaplıca Oteli’nin karşısındaki kafede çalışan Lauren, eski otelin restorasyonuyla ilgilenen bir mimarla tanışır. Arkadaşlıkları devam ederken, Lauren 1926 yılında yaşanmış doludizgin bir aşkın mektuplarını keşfeder. Ancak keşfi bununla da sınırlı değildir… Unutulmuş bir trajedinin peşine düşen Lauren, yüzleşeceği gerçekle kendi hayatını da değiştirecek riski göze alabilecek midir?

Büyükannesinin hayatındaki unsurlardan esinlenen Kimberley Freeman, Zümrüt Şelaleleri’nde gizemi, kalp kırıklığını ve farklı hayatlardaki aşkı anlatıyor. Ötekileştirilenlerin dünyasında siz de kendinizden bir parça bulacaksınız…     

“Kitapta her dönemin kendi değer yargıları en iyi şekilde işlenirken, kış mevsimindeki Blue Mountains tasviri olağanüstü… Karakterler sizi alıp götürürken romanın nasıl bittiğini anlayamayacaksınız.”
Historical Novels Review

31 Mart 2016 Perşembe

GÖRME DUYMA KONUŞMA - DANIEL PALMER II KİTAP TANITIMI



 ESER ADI : GÖRME DUYMA KONUŞMA
YAZAR ADI : DANIEL PALMER
ÇEVİREN : DİLAN TOPLU
KİTABIN TÜRÜ : PSİKLOJİK GERİLİM
SAYFA SAYISI : 424

Akıl Oyunları’nın yazarından gerilim dolu bir roman!

John Bodine bir gün gizemli bir telefon alır. Esrarengiz bir ses ona sıra dışı ve ürkütücü bir oyun oynamayı teklif eder. John buna anlam veremese de, karşı tarafı dinlediğinde bu oyunu oynamak zorunda olduğunu anlar: Suç Oyunu.

Karısını ölümcül bir hastalıktan kurtarmaya çalışan John’un tek çaresi bu psikopattır. Saplantılı bir zihnin onu yönlendirmesiyle korkunç ve durdurulamaz suç oyunlarının içine çekilir. Her adımı, peşinde bir caninin ayak izlerini bırakacaktır. Hasta ruhlu bu adamın kim olduğunu ortaya çıkarması için sadece 36 saati vardır.


Benim adım John Bodine. Yirmi dokuz yaşındayım ve hayatımın aşkıyla evliyim. Ne pahasına olursa olsun, ne yapmam gerekirse gereksin, onun ölmesine izin vermeyeceğim.

20 Mart 2016 Pazar

İLHAM PERİSİ ~ CANAN A. DÜZGAN || KİTAP YORUMU


itabı bitirdikten sonraki o ilk beş hatta on dakikayı anlatarak başlamak istiyorum arladaşlar! 
"Allahım! Bu kitap çok güzel!"
"Ay, kurguya bak!" 
"Kaleminin muhteşemliliğinin İlham Perililiği!"  
"Deniz kızlarından sonra ilham perilerinin de var oluşuna inanmak için bir on sayfa daha yeterdi sanırım." 
"Bunun filmi olsa da izlesek bee!!!"
"Ay çok güzel!"
"Sanki biri Canan Düzgan'a 'kaş yap' demiş, ama bıçaklı, sağı solu belli olmayan biri olan Sayın Canan -ne yazsa okunur- Düzgan gözünü çıkarmış."


Devamını okumak isteyen caanım arkadaşlarım, araya reklam olarak ben giriyorum.
Devamını okumak istiyorsanız, "Kalemzen'den..." e uğramanız gerekiyor. 
Sevgi ve mutlulukla kalın! 
Teşekkürler! 

30 Ekim 2015 Cuma

[OKUMA ETKİNLİĞİ#1] ÖYKÜ ODABAŞ İLE SÖYLEŞİ

Merhaba :) Paluri kitabımızın yazarı Öykü Odabaş ile keyifli bir söyleşi yaptık. Umarız sizde okurken bizim kadar zevk alırsınız ...

1. Öykü Odabaş kimdir?
Öykü Odabaş Kanneci’dir aslında ancak çıkarmak üzere olduğu akademik yayınlar ve romanlar birbirine girmesin diye, romanlarında Öykü Odabaş’ı kullanmaktadır. Neden buna gerek duyduğumu, roman severlerin kalbini kırmadan anlatmaya çalışırsam eğer şu şekilde kaleme getirebilirim; akademik bir çalışma yayınladığımda, romantik maceralarımın baz alınmasını istemedim…
Çoğu insan evladından daha maceraları bir doğum ve şaka gününde dünyaya geldiğim için midir bilmiyorum, tüm yaşantım şaka gibi ilerledi.
Akademik hayatım, 180 derecelik dönüşlerle; senfoni sanatçılığından etnomüzikologluğa, Kelt kültürü ve müziği uzmanlığından mental retardasyonu olan çocukların müzikle eğitimi ile ilgili sistem geliştirip bu sistemi TUBİTAK kapsamında da anlatmaya varana kadar aktif geçti.
Öykü Odabaş, yaptığı hiçbir işi yasak savmak için yapmayan, üstüne aldığı her şeyi, en ince detayına kadar yapabileceği en mükemmel haliyle yapmaya çalışan ve öğrenmekten hiçbir zaman vazgeçmeyen ve hatta öğrenmeye hala aç ve hevesli, nev-i şahsına münhasır bir kişidir.
2. Yazmaya nasıl karar verdiniz?
Ne zaman sorusu burada çok önemli aslında… İlk çalışmalarım ilkokulda şiirlerle başladı. Buradaki en büyük etken annem ve babamdı. Babamın günlük tutmam konusundaki yönlendirmesi ile ilkokulun son sınıflarında Montaigne ve Denemeler’i ile tanıştım. Deneme nedir, nasıl yazılır her şeyi o zaman ki ansiklopedilerden öğrendikten sonra asıl sihirli cümleyi babam söyledi.
“Her iyi yazar, yazı hayatına önce denemeler yazarak başlar.”
Tabii ki kâğıt ve kalemi kaptığım gibi olur olmaz her şey hakkında bir sürü deneme yazdım ama ortaokul sıralarında ki sanırım şu anda altıncı sınıfa tekabül ediyor; bu denemler bana yetmemeye başladı. Dizi ve film izlemeyi çok severdim ancak dünya klasiklerinde, günümüze ait tat bulamamak beni arayışlara sokmuştu. Ve Sır sersinin ilk halini; o aralar eve yeni gelmiş bilgisayarda, yaklaşık kırk beş sayfa olarak yazdım. Gerçi konu, mevcut SIR sersiyle çok alakasız gözüküyordu ama çoklu karakter ve aksiyon temeli aynıydı.
Aradaki yazma maceramı çok da fazla anlatmaya gerek yok çünkü her daim sadece kendime yazdım. Ta ki Wattpad’le tanışıncaya kadar.
Kendi kendime dedim ki ben de yazıyorum. Hadi yayınlayayım bakalım neler olacak…  Ve sanırım şu anda olanlar aşağı yukarı ortada. Yine de mükemmeliyetçilik anlayışına çok uzak gibi dursa da ortaya çıkardığım kurgular; kendi kendimle yarışımda her bir kurgum, anlatım, araştırma ve içerik olarak bir öncekinden çok daha başarılı oluyor.
3. Wattpad hakkındaki görüşleriniz nedir?
Wattpad’in, popüler Türk edebiyatı için büyük bir şans olduğunu düşünüyordum. Bundan üç sene evvel, insanlar editörlere kitaplarını belli formatlarda yollar ve senelerce cevap gelmesini beklerlerdi. Oysa şimdi yazabilen yazamayan herkesin kitabını basmak için hevesli pek çok yayınevi var ve bunun sebebi tabii ki Wattpad.
Bunun dışında, interaktif yazımda, okurlardan gelen anlık tepkiler de, bizim gibi henüz gelişme aşamasında olan yazarlar için bence çok önemli çünkü raf okurunun geri dönüşleri ya her zaman görülmüyor ya da genellikle geri dönüş olmuyor. Wattpad, bu açıdan bir cennet.
4.Yazarken neleri dikkate alırsınız?
Her şeyi…
Aktif olarak yazmaya ve kitaplarım okunmaya başladıktan sonra bir kurgu ilhamına boğulunca, aklıma gelen yeni kurguları unutmamak adına defterler tutmaya başladım. Paluri Ar Si Ar Ma dâhil, yaklaşık bir senedir oluşturduğum her kurguma bir outline hazırlıyorum.
Ve bu outline için gerekli olan tüm araştırmayı da kurguya başlamadan önce hazırlıyorum.  Karakterlerim için seçtiğim meslekler, okullar ya da iş hayatlarında karşılarına çıkan bürokratik sorunların hepsi gerçek mevzuata göre işleniyor.  Bunu dışında zamanlamalara özellikle dikkat ediyorum. Misal kitaplarımda tarihler göremeseniz de, outline’ımda her bir adımın gün, ay ve yıl olarak net tarihleri mevcut. Olayların akışı ve gelişmesi, bölüm süresince anlatılacak sahnelerin güne vurumu hesaplanarak bu tarihler oluşturuluyor.
Ek olarak farklı ülkelerde geçen kurgularımda, kurgunun geçtiği ülkeye ait yasalar, popüler kültür yemekleri, geleneksel kültür detaylarına varana kadar araştırıp, teknik olarak hataya yer bırakmamaya özen gösteriyorum.
Fakat hepsinden önemli olan şey, özellikle kurgularımı okuyan gençleri, geleneksel toplum ahlakına aykırı şekilde yönlendirmemeye özen gösterecek ya da geleneksel tutum içerisinde uygun görülmeyecek bir davranış olsa bile, olayın gelişimine sebep olacak şartların özellikli olmasına dikkat ederek yazıyorum.
 Kendi hassasiyetlerime özen gösterilmesini istediğim gibi, herkesin hassasiyetine özen göstermeye çalışırken, önemli olanın insan olabilmek, kişileri din dil ırk ya da cinsel tercihlerinden ziyade nasıl insanlar olduklarıyla ilgili değerlendirmek gerektiğini düşünerek karakterlerimi oluşturuyorum.

4. Paluri Ar Si Ar Ma’nın kurgusu nasıl aklınıza geldi?
Biraz komik bir hikâye bu aslında ve kesinlikle Arya ve Ateş’in çılgınlığına uygun…
Elimde bir mafya kurgusu vardı; outline’ı hazır ve yazılmayı bekliyordu. Bunun dışında elimde bir de genç bir müzisyen kızla ilgili bir kurgu vardı yine outline’ı hazır, ancak onun da esas oğlanı yoktu. İki kurguyu karşıma aldığımda ortak çok özellik olduğunu gördüğümde birden kurguları birleştiriverdim.
Yani işin aslı, Sadri Baba, Salih Reis, Metin, Selda, Mustafa, Özge ve Merve; her iki farklı kurgunun yan karakterleriyken bir kitabın içine toplanmış oldu.  Memet Ali ise tamamen spontane gelişti.
5. Karakterlerinizi nasıl kurgularsınız? Size ilham veren birileri var mı?
Karakterleri kurgulamak işiyle başlamıyorum aslında. Önce tek bir sahne başlıyor kafamda. Mesela otobüste giderken, çok zengin bir adam, başına gelen bir iki iş yüzünden otobüse binmek zorunda kalmış olsa, gibi bir cümleyle başlıyorum. Sonra bu cümle bir sahneye dönüşüyor. Sahneye dönüşürken de o sahnedeki esas karakterlerin kişilikleri kendini belli etmiş oluyor.  Sonrasında, daha evvel anlattığım gibi meslekleri, hobileri, fobileriyle ilgili  karakteristik özelliklerini belirleyici noktalar üstünde çalışıyorum.
6. Paluri Ar Si Ar Ma için keşke dediğiniz bir durum var mı?
Son okumada herkesin gözünden kaçan ve hatta şu anda bu söyleşiyi yayınlayan bloggerlardan ikisinin yakalayıp yakalamadığını bilmediğim, birinin ise yakaladığını kendisinden öğrendiğim bir kurgu hatası var. Kasım ayında çıkacak 4. Ve 5. baskıda düzeltemeyeceğim sanırım ama 6. baskı itibariyle düzelteceğim onu da.
7. Paluri Ar Si Ar Ma’yı bir de sizden dinlemek istesek?
Kargaya yavrusu kuzgun görünürmüş diyerek başlayayım.
Paluri Ar Si Ar Ma, yazım dili olarak Sır serisinden sonra fark edilir şekilde biraz daha psikolojik dramı iyi yansıttığımı düşündüğüm bir çalışma oldu.
Ancak her kitabımda olduğu gibi, aşkın gelişmesi sürecinin ağırlığına olan tahammülsüzlüğüm yine kendini gösterdi ve doğal olarak çiftlerimizin birbirilerini bulması çok da uzun sürmedi.
Mizahın bol olduğu bölümleri yazarken bazen kahkahalarla güldüğüm doğrudur ancak işin açıkçası, Paluri Ar Si Ar Ma’da asıl mesleğim olan müzisyenliğime hem dem vurup hem de teknik olmaktan kaçınmak için çok uğraştım.  Bu yüzden, senfonik müzik açısından pek çok kitapta denk gelinemeyecek detaylarla süslenirken, bir yanda da Lazca ve Elfçe diyalogları da işleyerek aslında epeyce kendi ilgi alanlarımı yansıtmış bulundum.
Bunu dışında, yan karakterlerin hepsiyle ilgili tadımlık verilen arka plan hikâyeler de aslında başlı başına kurgular olarak aklımda ve kısa zaman da devam olarak karşımıza çıkacaklar.
Benim için Paluri Ar Si Ar Ma, dili sebebiyle kolaylıkla okunabilecekken, genel kültür açısından arada verdiği detaylarla, pek çok okurun ilgisini farklı konulara da çekebilecek bir roman oldu. 
Her kitabımda olduğu gibi en büyük özelliklerinden biri olan psikolojik dramdan mizaha doğru ivmelenen kurgusunda, durakları daha belirgin ve ama geçişleri daha yumuşak olduğu için içime gerçekten sindi.
Ek olarak, yanlış bilmiyorsam popüler Türk edebiyatında yapılmamış bir şey yapıldı ve Burcu Demet’in Zamansız isimli kitabından “Aslan” karakteri, kitabın aksiyon sahneleri için yazar ve yayınevi izniyle misafir olarak geldi ki benzer misafirlikleri bir aksilik olmazsa Sır Serisi’nin devamı olan Aşkın Sırrı’nda da göreceğiz.
Paluri Ar Si Ar Ma, gerek bu misafir karakter olayı, gerekse Lazca ve Elfçe kullanımı ve çoklu karakterlerin işlenişi ile kendi kurgularım arasında, artık imzam sayılan ortak özelliklere rağmen yine de benzersizdi.
 Son olarak…
Uğraşılarınız ve emeğiniz için çok teşekkür ediyorum.  Her bir yorumunuzu ve çalışmalarınızı keyifle izledim.
Hepinizi kocaman öpüyorum J

[OKUMA ETKİNLİĞİ #1] PALURİ Ar Si Ar Ma - ÖYKÜ ODABAŞ II KİTAP YORUMU -KALEMZEN

Etkinliğimizin bitmesine bir gün kalmışken ben de kendi yorumumu buraya bırakayım istedim. Bilmem tanır mısınız? Dilber hala misali, beğenen alııır beğenmeyen bırakır kaçar... Alınmaca gücenmece sonra dertlenip ahlanmaca vahlanmaca yok. Hazır mıyız?

Öncelikle, yazarın okuduğum ilk kitabı olduğunu belirterek başlamak istiyorum. Kitap eğlenceli. Gülüyor musun? Evet.  Fazla kalındığı zaman karakterle hemhal olunuyor mu? Olunuyor. Ağlanılan yerler oldu mu? Oldu. Amma... diyorum bu cümleyi yorumun sonunda okuyacaksınız.



Şimdi isterseniz konusundan birazcık bahsedeyim. Bu kez de benden dinlemiş olun kitabı.

Abi ve kardeş... İkisi de Karadeniz gibi.
Biri denizi kadar coşkun, diğeri yaylaları kadar sakin...
Biri kitaba adını veren, Ateş.
Diğeri ise Gökdeniz.
Bu genç adamlara uygun, iki kadın.
Arya ve Mahru.
Arya müzisyen. Müziği sevdiği ve müzik aletleriyle iyi anlaştığını biliyoruz.
Mahru ise, gencecik bir dalda yetişen açmamış gül goncasıyken hayatın zorlu yollarından geçmek zorunda kalmış ve Gökdenizle karşılaşmış. Hayatının da en iyi gelişmesi, bence. ;)

Bir çok da ana karakter olma potansiyeline sahip yan karakterler var. Mesela, Metin ve Mustafa. Metin'in karısı  Selda. Mesela, Sadri Baba ve Salih Reis. Mahru'nun abisi ve hemşiresi. Mesela, spoil karakter Merve ve öküz koruması. Anladığınız üzere 'havada aşk kokusu var'.

Birbiri içine geçmiş hikayeler, farklı hayatlar, neden ve sonuçtan bağımsız hareketler var.

Spoil vermemek adına nefes bile almadan geldim buraya kadar. Kendimi tebrik ediyorum. Ama alarm verdirerek spoilin dibini vermek istiyorum. Kitapla ilgili bütün detayları anlatmak istiyorum.

Öncelikle, Mahru ve abisi. İki öğrenci. Abisi bazı karanlık bir işe bulaşmış. Evi kurşunlayacak kadar kötü adamlar. Aynı kişiler Mahru'yu çalıştırmayı kafalarına koyuyorlar. Gökdeniz ise, zorla çalıştırılan kadınları tespit etmek için mekana geliyor. Çıkarken de gül gonca Mahru'yu beraberinde götürüyor. Bekaretini teslim alan Gökdeniz de bir şekilde onu kendisiyle evlenmeye ikna eder.

Bu vakitler de ise eve gelen yeni birisi vardır. Erkek kılığına girmiş Arya. Sadri Baba, Arya'nın ailesi öldürüldükten sonra ona kol kanat gerer. Kuzuyu koruması içinse onu kurtun inine sokar.
Bayağı eğlenceli bölümler var bundan sonraki kısımlarda.

Veee... Merve. Kim bu diye soracak olursanız da sizi Paluri'ye davet ediyorum efendim.

O başta ki ama var ya, şimdi onu tamamlayıp kapanışa geçiyorum.
Şu aralar alışılagelmiş aşkın dışında ek hiç bir şey yok benim bulabildiğim. Ekstra tat, 'aha!' tepkisini verdirecek bir kitap değildi bence. Ama okumak isterseniz kitapçılarda ve çok satan listesinde. ;)
Konuşmak isterseniz de adresim belli.
Tekrar görüşebilmek umuduyla, hoşçakalın. :)