Merhaba :) Paluri kitabımızın yazarı Öykü Odabaş ile keyifli bir söyleşi yaptık. Umarız sizde okurken bizim kadar zevk alırsınız ...
1. Öykü Odabaş
kimdir?
Öykü Odabaş Kanneci’dir aslında ancak çıkarmak üzere olduğu
akademik yayınlar ve romanlar birbirine girmesin diye, romanlarında Öykü
Odabaş’ı kullanmaktadır. Neden buna gerek duyduğumu, roman severlerin kalbini
kırmadan anlatmaya çalışırsam eğer şu şekilde kaleme getirebilirim; akademik
bir çalışma yayınladığımda, romantik maceralarımın baz alınmasını istemedim…
Çoğu insan evladından daha maceraları bir doğum ve şaka
gününde dünyaya geldiğim için midir bilmiyorum, tüm yaşantım şaka gibi
ilerledi.
Akademik hayatım, 180 derecelik dönüşlerle; senfoni sanatçılığından
etnomüzikologluğa, Kelt kültürü ve müziği uzmanlığından mental retardasyonu
olan çocukların müzikle eğitimi ile ilgili sistem geliştirip bu sistemi TUBİTAK
kapsamında da anlatmaya varana kadar aktif geçti.
Öykü Odabaş, yaptığı hiçbir işi yasak savmak için yapmayan,
üstüne aldığı her şeyi, en ince detayına kadar yapabileceği en mükemmel haliyle
yapmaya çalışan ve öğrenmekten hiçbir zaman vazgeçmeyen ve hatta öğrenmeye hala
aç ve hevesli, nev-i şahsına münhasır bir kişidir.
2. Yazmaya nasıl
karar verdiniz?
Ne zaman sorusu burada çok önemli aslında… İlk çalışmalarım ilkokulda
şiirlerle başladı. Buradaki en büyük etken annem ve babamdı. Babamın günlük
tutmam konusundaki yönlendirmesi ile ilkokulun son sınıflarında Montaigne ve
Denemeler’i ile tanıştım. Deneme nedir, nasıl yazılır her şeyi o zaman ki
ansiklopedilerden öğrendikten sonra asıl sihirli cümleyi babam söyledi.
“Her iyi yazar, yazı
hayatına önce denemeler yazarak başlar.”
Tabii ki kâğıt ve kalemi kaptığım gibi olur olmaz her şey
hakkında bir sürü deneme yazdım ama ortaokul sıralarında ki sanırım şu anda
altıncı sınıfa tekabül ediyor; bu denemler bana yetmemeye başladı. Dizi ve film
izlemeyi çok severdim ancak dünya klasiklerinde, günümüze ait tat bulamamak
beni arayışlara sokmuştu. Ve Sır sersinin ilk halini; o aralar eve yeni gelmiş
bilgisayarda, yaklaşık kırk beş sayfa olarak yazdım. Gerçi konu, mevcut SIR
sersiyle çok alakasız gözüküyordu ama çoklu karakter ve aksiyon temeli aynıydı.
Aradaki yazma maceramı çok da fazla anlatmaya gerek yok çünkü
her daim sadece kendime yazdım. Ta ki Wattpad’le tanışıncaya kadar.
Kendi kendime dedim ki ben de yazıyorum. Hadi yayınlayayım
bakalım neler olacak… Ve sanırım şu anda
olanlar aşağı yukarı ortada. Yine de mükemmeliyetçilik anlayışına çok uzak gibi
dursa da ortaya çıkardığım kurgular; kendi kendimle yarışımda her bir kurgum,
anlatım, araştırma ve içerik olarak bir öncekinden çok daha başarılı oluyor.
3. Wattpad hakkındaki
görüşleriniz nedir?
Wattpad’in, popüler Türk edebiyatı için büyük bir şans olduğunu
düşünüyordum. Bundan üç sene evvel, insanlar editörlere kitaplarını belli
formatlarda yollar ve senelerce cevap gelmesini beklerlerdi. Oysa şimdi
yazabilen yazamayan herkesin kitabını basmak için hevesli pek çok yayınevi var
ve bunun sebebi tabii ki Wattpad.
Bunun dışında, interaktif yazımda, okurlardan gelen anlık
tepkiler de, bizim gibi henüz gelişme aşamasında olan yazarlar için bence çok
önemli çünkü raf okurunun geri dönüşleri ya her zaman görülmüyor ya da
genellikle geri dönüş olmuyor. Wattpad, bu açıdan bir cennet.
4.Yazarken neleri
dikkate alırsınız?
Her şeyi…
Aktif olarak yazmaya ve kitaplarım okunmaya başladıktan
sonra bir kurgu ilhamına boğulunca, aklıma gelen yeni kurguları unutmamak adına
defterler tutmaya başladım. Paluri Ar Si Ar Ma dâhil, yaklaşık bir senedir
oluşturduğum her kurguma bir outline hazırlıyorum.
Ve bu outline için gerekli olan tüm araştırmayı da kurguya
başlamadan önce hazırlıyorum.
Karakterlerim için seçtiğim meslekler, okullar ya da iş hayatlarında
karşılarına çıkan bürokratik sorunların hepsi gerçek mevzuata göre
işleniyor. Bunu dışında zamanlamalara
özellikle dikkat ediyorum. Misal kitaplarımda tarihler göremeseniz de,
outline’ımda her bir adımın gün, ay ve yıl olarak net tarihleri mevcut.
Olayların akışı ve gelişmesi, bölüm süresince anlatılacak sahnelerin güne
vurumu hesaplanarak bu tarihler oluşturuluyor.
Ek olarak farklı ülkelerde geçen kurgularımda, kurgunun
geçtiği ülkeye ait yasalar, popüler kültür yemekleri, geleneksel kültür
detaylarına varana kadar araştırıp, teknik olarak hataya yer bırakmamaya özen
gösteriyorum.
Fakat hepsinden önemli olan şey, özellikle kurgularımı
okuyan gençleri, geleneksel toplum ahlakına aykırı şekilde yönlendirmemeye özen
gösterecek ya da geleneksel tutum içerisinde uygun görülmeyecek bir davranış
olsa bile, olayın gelişimine sebep olacak şartların özellikli olmasına dikkat
ederek yazıyorum.
Kendi
hassasiyetlerime özen gösterilmesini istediğim gibi, herkesin hassasiyetine
özen göstermeye çalışırken, önemli olanın insan olabilmek, kişileri din dil ırk
ya da cinsel tercihlerinden ziyade nasıl insanlar olduklarıyla ilgili
değerlendirmek gerektiğini düşünerek karakterlerimi oluşturuyorum.
4. Paluri Ar Si Ar
Ma’nın kurgusu nasıl aklınıza geldi?
Biraz komik bir hikâye bu aslında ve kesinlikle Arya ve
Ateş’in çılgınlığına uygun…
Elimde bir mafya kurgusu vardı; outline’ı hazır ve yazılmayı
bekliyordu. Bunun dışında elimde bir de genç bir müzisyen kızla ilgili bir
kurgu vardı yine outline’ı hazır, ancak onun da esas oğlanı yoktu. İki kurguyu
karşıma aldığımda ortak çok özellik olduğunu gördüğümde birden kurguları
birleştiriverdim.
Yani işin aslı, Sadri Baba, Salih Reis, Metin, Selda,
Mustafa, Özge ve Merve; her iki farklı kurgunun yan karakterleriyken bir
kitabın içine toplanmış oldu. Memet Ali
ise tamamen spontane gelişti.
5. Karakterlerinizi
nasıl kurgularsınız? Size ilham veren birileri var mı?
Karakterleri kurgulamak işiyle başlamıyorum aslında. Önce
tek bir sahne başlıyor kafamda. Mesela otobüste giderken, çok zengin bir adam,
başına gelen bir iki iş yüzünden otobüse binmek zorunda kalmış olsa, gibi bir
cümleyle başlıyorum. Sonra bu cümle bir sahneye dönüşüyor. Sahneye dönüşürken
de o sahnedeki esas karakterlerin kişilikleri kendini belli etmiş oluyor. Sonrasında, daha evvel anlattığım gibi
meslekleri, hobileri, fobileriyle ilgili
karakteristik özelliklerini belirleyici noktalar üstünde çalışıyorum.
6. Paluri Ar Si Ar Ma
için keşke dediğiniz bir durum var mı?
Son okumada herkesin gözünden kaçan ve hatta şu anda bu
söyleşiyi yayınlayan bloggerlardan ikisinin yakalayıp yakalamadığını
bilmediğim, birinin ise yakaladığını kendisinden öğrendiğim bir kurgu hatası
var. Kasım ayında çıkacak 4. Ve 5. baskıda düzeltemeyeceğim sanırım ama 6.
baskı itibariyle düzelteceğim onu da.
7. Paluri Ar Si Ar
Ma’yı bir de sizden dinlemek istesek?
Kargaya yavrusu kuzgun görünürmüş diyerek başlayayım.
Paluri Ar Si Ar Ma, yazım dili olarak Sır serisinden sonra
fark edilir şekilde biraz daha psikolojik dramı iyi yansıttığımı düşündüğüm bir
çalışma oldu.
Ancak her kitabımda olduğu gibi, aşkın gelişmesi sürecinin
ağırlığına olan tahammülsüzlüğüm yine kendini gösterdi ve doğal olarak
çiftlerimizin birbirilerini bulması çok da uzun sürmedi.
Mizahın bol olduğu bölümleri yazarken bazen kahkahalarla
güldüğüm doğrudur ancak işin açıkçası, Paluri Ar Si Ar Ma’da asıl mesleğim olan
müzisyenliğime hem dem vurup hem de teknik olmaktan kaçınmak için çok
uğraştım. Bu yüzden, senfonik müzik
açısından pek çok kitapta denk gelinemeyecek detaylarla süslenirken, bir yanda
da Lazca ve Elfçe diyalogları da işleyerek aslında epeyce kendi ilgi alanlarımı
yansıtmış bulundum.
Bunu dışında, yan karakterlerin hepsiyle ilgili tadımlık
verilen arka plan hikâyeler de aslında başlı başına kurgular olarak aklımda ve
kısa zaman da devam olarak karşımıza çıkacaklar.
Benim için Paluri Ar Si Ar Ma, dili sebebiyle kolaylıkla
okunabilecekken, genel kültür açısından arada verdiği detaylarla, pek çok
okurun ilgisini farklı konulara da çekebilecek bir roman oldu.
Her kitabımda olduğu gibi en büyük özelliklerinden biri olan
psikolojik dramdan mizaha doğru ivmelenen kurgusunda, durakları daha belirgin
ve ama geçişleri daha yumuşak olduğu için içime gerçekten sindi.
Ek olarak, yanlış bilmiyorsam popüler Türk edebiyatında
yapılmamış bir şey yapıldı ve Burcu Demet’in Zamansız isimli kitabından “Aslan”
karakteri, kitabın aksiyon sahneleri için yazar ve yayınevi izniyle misafir
olarak geldi ki benzer misafirlikleri bir aksilik olmazsa Sır Serisi’nin devamı
olan Aşkın Sırrı’nda da göreceğiz.
Paluri Ar Si Ar Ma, gerek bu misafir karakter olayı, gerekse
Lazca ve Elfçe kullanımı ve çoklu karakterlerin işlenişi ile kendi kurgularım
arasında, artık imzam sayılan ortak özelliklere rağmen yine de benzersizdi.
Son olarak…
Uğraşılarınız ve emeğiniz için çok teşekkür ediyorum. Her bir yorumunuzu ve çalışmalarınızı keyifle
izledim.
Hepinizi kocaman öpüyorum J